Merhaba kıymetli okuyucularım, sizlerde soru, görüş ve önerilerinizi [email protected] e-posta adresime iletebilirsiniz.
Emeklilik, bu ülkenin çalışanlarının alnının teriyle kazandığı, bir hak mücadelesidir.
Bir lütuf, bir yardım, ya da devletin keyfi bir bağışı değildir.
Bugün emekli maaşı alan her vatandaş, gençliğinde, üretim çağında maaşından her ay kesilen primlerle kendi geleceğini finanse etmiş insandır.
Yani emeklilik, “çalışma hayatından kopan bir yük” değil, çalışma hayatının doğal bir devamıdır.
Bunu unutanlar, sosyal devletin en temel ilkesini göz ardı ediyor:
Emek, ömrün karşılığıdır.
Ve bu karşılığı ödememek, sosyal adaleti çiğnemek anlamına gelir.
5000 Prim Gün ve EYT Gerçeği
EYT düzenlemesi, yıllar boyunca biriken bir mağduriyetin sonucuydu.
Yüzbinlerce insan, prim gününü doldurmasına rağmen yaş şartı nedeniyle emeklilik hakkına kavuşamıyordu.
EYT ile bu haksızlık büyük ölçüde giderildi.
Ancak 5000 prim gün düzenlemesi ve kısmi emeklilikte yaş haddi düzenlemesi eksik çıktı. Çünkü 2023 yılında çıkan EYT yasasa tas tamam çıkmadı. İşte ondan dolayı bugün hala emekli olmaya bekleyen mağdurlar vardır.
Bu nedenle bugün hâlâ binlerce kişi “Ben çalıştım, prim ödedim ama emekli olamıyorum” diyor.
Bir insanın hayatından 5000 gün alın teriyle dolu bir dönemdir.
Bu kadar süre çalışmış birine “yeterli değil” demek hem sosyal güvenliğin ruhuna hem de insan vicdanına terstir. Bu insanlar o dönem verilen sözlere güvendiler ve SGK hizmet borçlanmasında bulundular. Bu borçlanmaları ise harç borç yaptılar. Birçoğu kredi çekti yüksek faiz ödedi, Kimi ise evini, arabasını sattı. Sonuç ise yasa eksik çıkarıldı. Hayaller suya düşürüldü. Kısmi emeklilikte de aynı şekilde yasa eksik çıkarıldı. Yaş haddinde gerekli düzenleme yapılmadı.
Son dönemde bazı çevrelerde “EYT iptal edilsin, sistem çöker, gençlerin sırtına yük biner” gibi söylemler dolaşıyor.
Bu tür ifadeler, hem bilgisizlikten hem de emekten uzak bir zihniyetten kaynaklanıyor.
EYT, sistemin değil adaletin gereğidir.
Çünkü EYT’liler zaten primlerini ödemiş, devletin belirlediği şartları yerine getirmiş insanlardır.
Bu insanlara “iptal edilsin” demek, kendi primini devlete verip karşılığını alamayan milyonların emeğini yok saymaktır.
EYT bir maliyet değil, sosyal borcun ödenmesidir.
Bir ülkede bütçenin lüks araçlara, gereksiz harcamalara, ayrıcalıklı makamlara yettiği ama yıllarca çalışmış emekliye yetmediği bir düzen varsa, sorun emeklilerde değil; öncelik sıralamasındadır.
Emekli maaşlarını hedef almak, bu ülkenin temel direklerinden birini sarsmaktır.
EYT düzenlemesini iptal etmek, bir hakkı geri almak anlamına gelir.
Bu da sosyal hukuk devleti ilkesine tamamen aykırıdır.
Bu ülkede kimse, primini ödemiş bir vatandaşın hakkına göz dikemez.
Emekli Sosyal Atık Değil, Onurun Temsilcisidir
Bazı söylemlerde emekliler “artık üretmeyen”, “yük oluşturan” bir kesim gibi gösteriliyor.
Bu bakış açısı hem yanlış hem de utanç vericidir.
Çünkü bugün ülkemizde milyonlarca emekli hâlâ üretmeye devam ediyor:
Kimisi köyünde tarımla uğraşıyor, kimisi küçük bir işletme açıyor, kimisi torununa bakıyor, ailesini ayakta tutuyor.
Yani emekli, ekonominin görünmez kahramanıdır.
Emekliler sosyal atık değil, sosyal onurun sembolüdür.
Bu ülkenin geçmişini inşa eden, bugününü ayakta tutan, geleceğine ilham verenlerdir.
Emekli maaşı, bir sadaka değil, alın terinin geri dönüşüdür.
Devletin görevi de bu alın terine sahip çıkmaktır.
Bugün 5000 günle emeklilik talebi, sadece bir teknik düzenleme değil; bir yaşam mücadelesidir.
Çünkü her prim günü, bir insanın emeğini, zamanını, sağlığını temsil eder.
Bu kadar kıymetli bir emeği görmezden gelmek, sosyal barışı zedelemekten başka bir sonuç doğurmaz.
Emeklilik Bir Hak, Onurlu Yaşamın Güvencesidir
EYT iptal edilsin diyenlere, emeklileri yük görenlere, 5000 günü yetersiz bulanlara tek bir sözle cevap verelim:
Emek kutsaldır.
Bu ülke, emekle yükselmiştir.
Emeklilik, ömrün karşılığıdır; kimsenin keyfine göre verilip alınacak bir hak değildir.
Kısmi emeklilik, EYT’nin tamamlayıcısıdır.
Adil, insani ve sürdürülebilir bir sistem için mutlaka hayata geçirilmelidir.
Çünkü her vatandaş, primini ödediyse; devletten karşılığını almak lütuf değil, haktır.
Unutmayalım:
Emekli sosyal atık değildir.
O, bir dönemin alın teriyle yoğrulmuş emeğin, sadakatin ve toplumsal vefanın simgesidir.