Trump ateşkesinin sırrı bu yıllarda: 2008, 2012, 2014, 2021 ve 2023… İsrail döngüsü

Habertürk yazarı ve Cumhurbaşkanlığı Sosyal ve Gençlik Politikalar Kurulu Üyesi İdris Kardaş, İsrail Policy Forum tarafından hazırlanan bir raporda yer alan bilgileri paylaştı. Raporda, İsrail ile Hamas’ın arasında bir kısır döngü bulunduğuna, her ateşkesle beraber Hamas’ın bir sessizlik dönemine girdiğine, ancak çatışmaların tekrar başlamadığına dikkat çekiliyor.

Kardaş’ın yazısında Hamas ile İsrail arasında imzalanan son ateşkes anlaşmasına dair görüşler de yer alıyor. İyimser yaklaşım, Gazze’de işlediği soykırım sebebiyle İsrail’in uluslararası arenada meşruiyetini kaybettiğini ve son ateşkesin İsrail’i dizginleyeceğini belirtirken, kötümser yaklaşım bu döngünün tekrar yaşanacağı yönünde.

ABD hükümetinin İsrail ile yakın bağları olduğunu ancak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ABD Başkanı Donald Trump ile ilişkilerinin çetrefilli olduğunu aktaran Kardaş’ın yazısının tamamı şöyle:

İsrail’in ateşkes sicili

Israel Policy Forum adlı düşünce kuruluşunun yayınladığı ilginç bir rapordan bahsetmek istiyorum sizlere. İki sayfalık bir not ve bol şekilli, diyagramlı bir formattan oluşuyor.

Raporun başlığı; “A Brief History of Israel-Hamas Ceasefire Agreements”. Türkçesi İsrail-Hamas Ateşkeslerinin Kısa Tarihi Rapor, isminden de anlaşılacağı üzere İsrail ile Hamas arasında yıllardır devam eden çatışmalı süreçte yapılan ateşkeslere değiniyor ve şöyle bir teori ortaya atıyor.

2007’den bugüne kadar süren İsrail-Hamas çatışmalarında ateşkeslerin ortak bir yönü olduğunu söylüyor. Çatışma – baskı – ateşkes – yeniden inşa – sessizlik – yeniden çatışma.

Raporun önermesine göre olaylar hep bir kısır döngü şeklinde gerçekleşiyor. Her şey bir kıvılcımla başlıyor: Kudüs’te bir gerginlik, Mescid-i Aksa’ya bir baskın, belki bir suikast, bir roket saldırısı gibi.

Ardından İsrail’in askeri operasyonları geliyor. Sonra uluslararası toplum, özellikle ABD, Mısır ve Katar gibi ülkeler devreye giriyor; birkaç gün veya birkaç hafta süren çatışmalar sonunda bir ateşkes sağlanıyor. Daha sonra Gazze’ye yardımlar tekrar girmeye başlıyor, İsrail bazı ekonomik kolaylıklar tanıyor ve Hamas’ın sessizlik dönemi başlıyor. Ve sonra döngü yeniden başlıyor.

Rapor, bu döngünün 2008, 2012, 2014, 2021 ve 2023 yıllarında neredeyse aynı biçimde tekrarlandığını söylüyor.

İlginç bir tez doğrusu. Orta Doğu’daki “barışın matematiğini” anlamak için farklı bir bakış açısı sunuyor bizlere. Son ateşkese de bakış açımızda bize bir kaynak teşkil ediyor aslında. Ateşkeslerin nasıl kurulduğunu, kimler tarafından garantilendiğini, hangi koşullarda bozulduğunu açık biçimde gösteriyor.

2008’deki Dökme Kurşun Operasyonu
2012’deki Savunma Sütunu
2014’teki Koruyucu Hat Operasyonu
2021’de Duvarların Muhafızı operasyonu
Ve son olarak 2023’te İsrail’in Gazze’de soykırımıyla sonuçlanan katliamlar.

IPF, bu çatışma dönemlerini yalnızca askeri başlıklarla değil, diplomatik dinamikleriyle de ele alıyor. Ateşkeslerin hemen hepsinde Mısır ve Katarın arabuluculuğu, ABD’nin garantörlüğü dikkat çekiyor. En son geçtiğimiz günkü ateşkes anlaşmasında Türkiye’nin de imzası var elbette.

İsrailli düşünce kuruluşunun ana mesajı şu; bu ateşkesler, ne Hamas’ın askeri kapasitesini ortadan kaldırabiliyor ne de Gazze’deki ağır insani tabloyu düzeltebiliyor. Sadece gerilimi geçici olarak dindiriyor. Rapor, bu sürekliliği “status quo” yani mevcut dengeyi koruma stratejisi olarak tanımlıyor.

Gelelim son yapılan ateşkese.
2023’te başlayan İsrail’in soykırım sürecinin ardından Türkiye, Mısır, Katar ve ABD’nin yürüttüğü arabuluculukla şekillenen yeni ateşkes, esir takaslarını, kademeli çekilmeyi ve yeniden inşa sürecini içeriyor. İşte burada Mısır’da imzalanan “Gazze barış anlaşmasının” da bu zincirin yeni halkası olup olmadığını sorgulamamız gerekiyor.

Acaba yeniden bir kısır döngünün içerisinde miyiz?

İyimser bakış açısı bu kez durumun biraz daha farklı olabileceğini söylüyor.

Zira İsrail hiç olmadığı kadar yıkıcı bir süreç işletti ve kesinlikle tarihe soykırım olarak geçen bir saldırıdan sonra ateşkes imzalandı. Dolayısıyla boyut ve insani kayıp, öncekilerden kıyas kabul edemeyecek derecede fazla. Bu da ateşkes konusunun öncekilerden daha ciddi ele alınacağı gibi bir sonucu beraberinde getirebilir.

İkincisi, dünyanın birçok ülkesinde halklar İsrail’in yaptığı soykırımı, haksızlıkları ve işgalci yönünü apaçık gördü. Dünyanın her yerinde milyonlar sokaklara döküldüler ve iki yıl boyunca devam eden soykırım sürecinde İsrail ciddi anlamda meşruiyet sorunu yaşadı. Bu da ilk kez İsrail’in önceki ateşkeslerden farklı olarak dünya kamuoyunun gözü önünde bunu tekrar bozamayacağı gibi bir sonucu doğurabilir.

Son olarak da bu kez ABD Başkanı Donald Trump faktörü var. Trump, her ne kadar İsrail tarafındaysa ve yakın ekibi İsrail lehine çalışan Siyonistlerden oluşuyorsa da Netanyahu noktasında gelgitleri olan biri. Daha önceki yazılarımda bunu detaylarıyla anlatmıştım. Netanyahu, Trump’ı zorlayan ve zaman zaman bıktıran bir kişilik.

Dolayısıyla Trump, bu ateşkes konusunda Filistinliler için bir güven bariyeri oluşturuyor olabilir. Elbette tamamen garantör değil ama Netanyahu’yu durdurabilecek en kritik güç, Trump’ın kendisi. Güvenilmez olduğu konusunda herkes hemfikir ancak dünyanın gözü önünde soykırım yapabilecek kadar sınırları aşan Netanyahu’nun Trump’tan başka sözünü dinlediği ne bir kurum var ne de bir kişi.

İsrail’in verdiği sözleri tutmamasını, sürecin kırılgan olduğunu Cumhurbaşkanı Erdoğan da Kabine Toplantısı sonrasında dile getirdi.

‘Çıkıp bunu sadece ateşkes imzaladılar diyerek küçümsemek kimsenin haddi de hakkı da değildir. Bir defa bunu açıkça ortaya konulması gerekir. İsrail’in verdiği sözleri tutmama konusundaki bozuk sicilinin herkes gibi biz de farkındayız. Umutlu olmak istiyorlar.’

İsrail’in bozduğu ateşkeslerin ve ihlal ettiği Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları sayısı neredeyse sonsuz.

Dolayısıyla İsrail’in barış konusundaki sicili çok bozuk. Kendi düşünce kuruluşlarının raporları da bunu doğruluyor. Ancak Gazze öylesine bir soykırıma uğradı ki, ateşkes çok değerliydi.

Bundan sonrasında mücadele alanımız ise İsrail’in tekrar bir döngü şeklindeki stratejisini devam etmesinin önünde durmak ve yeni çatışmalara müsaade etmemek. Bunun da İsrail ayağı olduğu gibi Hamas ayağı da var. Zaten anlaşmayı imzalayan ülkelerin, Türkiye, ABD, Mısır ve Katar olması barışın sürdürülebilirliği açısından çok iyi düşünülmüş bir tasarım. Umarım bu kez ateşkes, barışa evrilir ve adil bir şekilde Filistinliler kendi anavatanlarında huzur içinde yaşayabilirler. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu noktadaki liderliği, samimiyeti ve katkısı çok değerli. Eğer Filistinlilerin yaşadıkları soykırım gerçekten yüreğimizi yakıyorsa, hepimiz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başarılı olması, daha çok etkili olması için dua etmeliyiz ve arkasında durmalıyız.”

Odatv.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir